top of page
Yazarın fotoğrafıAlphan Karabat

Görmeden İzlenen Film | The Guilty


acil servisler - the guilty - Netflix

Antoine Fuqua’nın yönettiği The Guilty, özgün biçimiyle öne çıkan bir filmdir. Bu yüzden, en başarılı bulduğum Netflix yapımları arasında yer alıyor. Nic Pizzolatto ‘nun ele aldığı bu senaryo; acil servislerde çalışan Joe’nun, gelen aramada ters giden işlerin olduğunu anlamasıyla, bir cinayetin sırrını, sadece telefon konuşmasında çözmesini anlatıyor.



Filmi izlerken gerçekten bir gizem peşinde olduğunuzu unutmuyor, aklınızı kurcalayan her düşünceyle filme daha da odaklanıyorsunuz. Bildiğiniz gibi filmlerin kopma noktaları olabiliyor. Fakat bu film herhangi bir kopukluk yaşatmıyor. Filmin biçimi, izleyiciyi kendine çekiyor. Cinayet ve gizem temalı bu film, birçok yapımı ve yönetmeni izleyiciye hatırlatıyor. Alfred Hitchcock’un geciktirme yöntemi ve “12 Angry Men” filmindeki tek mekân hikayesi ilk akla gelenlerden. Tek mekânın içerisinde Joe ve çalışma arkadaşlarını görüyoruz. Onun dışında, telefon çağrısındaki kişilerin sadece sesleri duyuluyor.


Başrolde Joe olarak Jack Gyllenhaal var. Bu oyuncunun bu role seçilmesi gerçekten harika olmuş. Jack Gyllenhaal, jest ve mimikleriyle filme çok büyük bir katkı sağlamış. Bu katkı çok önemli, çünkü telefonla konuştuğu kişinin durumunu ve duygularını bizlere aktarmak zorunda film. Böylece Joe karakteriyle özdeşleşip, telefonun diğer ucundaki kişinin durumunu daha benzer hayal edebiliyoruz.



The Guilty filmi yarım bir filmdir. Diğer yarısını izleyici tamamlamalı. Filmde gördüklerimiz bir yarısı, duyduklarımız da diğer yarısıdır. İzleyici, bilinçsiz şekilde bu filmi tamamlayacaktır. Joe’nun konuştuğu bölümde onu görüp, telefondaki kişileri duyduğunuzda artık sesleri görüyor olacağız. Filmdeki en başarılı bulduğum teknik buydu. Bilincimizin tamamlamasını istiyorlar. Bunun başarılı olmasını tamamen senaryoya borçlu film. Senaryo yazılırken soyut kavramlardan tamamen uzak durulmalıdır ki bu sayede her sözcük akılda canlansın. Herkesin anlayabileceği bir dil de çok önemli. Tabii ki olmazsa olmaz aksiyonlar! Bu aksiyonlar ne kadar ayrıntılı yazılırsa, gerçeklik oluşturma olasılığı o kadar artar. Film çekimlerinde başarılı bir senaryoyu başarılı bir şekilde çekmek çok önemlidir. Her şey sözlerle anlatılmaz, görseller de önemlidir. Filmde dikkat dağıtan dekor kullanılmamış ve dikkati tamamen oyuncuya çekmişler. Karakteri izlediğimiz zaman onunla empati kuruyor, olaya tanıklık ediyoruz.


Ses! Ses de çok önemliydi bu filmde. Telefondan gelen sesler sayesinde birçok aksiyonu anladık. Görmeye hiç gerek yokmuş demek. Örnek olarak bir sahneden bahsetmem gerek. Telefon konuşmasından bir kesit şu şekilde: “Bir kadının korku dolu derin nefes alış-verişi, bir arabanın kapısının kapanması, ardından bagaj kapağının kapanması”. Bu birkaç ayrıntıyı okurken hepinizin aklında canlandığını biliyorum. Bu sesler; zorla arabaya bindirilmiş bir kadının ve yanında onu kaçıran birinin, yol kenarında duran arabadan inip bagajdan bir şey almaya gittiğini hayal etmemizi sağlıyor.


Filmdeki gizemi koruyan ve ters köşe yaptıran biçimsel unsur, tamamen, duyduklarımızın ve göremediklerimizin uyuşmazlığından kaynaklanıyor. Bilinçaltı bunu çok farklı kodluyor.



Filmin amacını, biçimsel yorumumdan sonraya bıraktım bilerek. Filmin anlatmak istediği, karakterin çıkarması gerektiği bir ders bulunmakta. Joe karakterimizin film boyunca panik atak geçirdiğini ve astım ilaçları kullandığını görüyoruz, demek ki bazı sorunları var. Bunları görmemiz, bir olayı görerek anlamamızın çok önemli olduğunu da vurguluyor aynı zamanda.


Joe, telefonda kurtarmaya çalıştığı kadının aslında akli dengesi yerinde olmadığını onun kocasıyla ve kızıyla konuştuğu zaman fark ediyor. Görmeden yargıladığı yanındaki kişi onu kaçırmıyor, onu seven kocası onu korumak için hastaneye götürüyordu. Bu bölümde gün yüzüne çıkan olaylar; görmeden, duymadan, olayın aslını bilmeden yargılamamanın farkındalığını da anlatıyor. Joe’nun telefonda konuştuğu hastaneye gitmek istemeyen kadın bir köprüden atlamak istiyor. Kendine ve sevdiklerine zarar vermemesi için onu ikna etmesi lazım, ikna etmek için de onunla empati kurmalı. Ve kuruyor. Joe, polis akademisindeyken bir suçluyu cezalandırmak için vurduğunu ona söylüyor kendi pişmanlığını anlatıyor. Filmdeki asıl suçlunun Joe olduğunu ve yaptıklarıyla kendini cezalandırdığını hepiniz görüyoruz. Bu hatanın yine tekrarlanmaması için büyük çabası da filmin ana konusudur.


The Guilty. Suçlu. Çevremizdeki tartışmalarda ve olaylarda bir suç işlemek için, iyi ya da kötü olmak zorunda mıyız? Eylemlerimiz bizi kurtarsa da başkalarını cezalandırabilir mi?



 
497 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios

Obtuvo 0 de 5 estrellas.
Aún no hay calificaciones

Agrega una calificación
bottom of page