top of page
Yazarın fotoğrafıAlphan Karabat

Kaos Yürüyüşü - (Kaos Senaryosuyla)

Chaos Walking, “The Knife of Never Letting Go” kitabından esinlenilmiş 2021 yapımı bir bilim-kurgu filmidir. Patrick Ness ve Christopher Ford tarafından filme uyarlanmıştır. Başrolde Tom Holland, Daisy Ridley ve Mads Mikkelsen bulunuyor.


Kaos Yürüyüşü filmi, ilginç yapısıyla dikkat çekiyor. Filmde erkeklerin düşünceleri fiziksel olarak duyulabiliyor ve görülebiliyor. Erkeklerde olan bu özellik sadece “Yeni Dünya” denilen gezegene özgü bir olaydır. Tom Holland’ın canlandırdığı Todd, sadece erkeklerin olduğu bir kasabada büyümüştür. Zihnindeki sesleri bastıramadığı için kasabada çok sıkıntı yaşadığı belli oluyor. Çok geçmeden uzaydan düşen bir gemiyle, bir kız ortaya çıkıyor. İlk kez bir kız gören Todd, onu korumak istiyor. Çünkü kasabasındaki erkeklerin ona kötü davranacağını biliyor. Uzaklardaki kasabaya gidiyorlar ve Yeni Dünya’da kadınların da yaşadığını öğreniyor. Aslında sadece onların kasabasında kadın yok. Çünkü, düşünceleri dışarı yansımadığı için onları ruhsuz olarak anmaya başlıyorlar; böylece her kadını katlediyorlar. Erkeklerin çoğu o kasabada, bu yüzden akli dengelerini kaybettikleri çok belli oluyor. Uzaydan gelen kız Viola’yı yakalayıp durdurmak istiyorlar. Çünkü Dünya’dan daha fazla insanın Yeni Dünya’ya gelmelerini istemiyorlar. Bunun sebebi de pek açık değil filmde. Aslında hiçbir şey açık değil. Filmi izlerken izleyiciler, Todd’un düşüncelerine hâkim olmayı öğrenip bir kahraman olacağını düşünecektir. Fakat film bizlere bunu sunmuyor.



Filmin birçok hikâye doğurduğu olay örgüsü bulunmakta. Bunlara liste halinde değinmek istiyorum.


1. Kadınların neden olmadığı?

Kadınların sadece Todd’un kasabasında olmaması çok garipti. Annesinin günlüğüne göre, onların kasabasındaki erkekler onları öldürmüş. Peki ya neden?


2. Aaron’ın inancının nereden geldiği?

Aaron bir kehanete inanıyor. Gökten gelen kişinin onları cezalandıracağına. Peki ya neden?


3. İnsanlar neden Dünya’yı terk edip Yeni Dünya’yı keşfe çıkıyor?


4. Yeni Dünya’nın yerlileri olan yaratıklarla insanların neden kötü bir ilişkisi var?



Bu saydıklarım, filmde konuya girilip işlenmeyen konular. Bunları her seferinde, ana konu olarak işleyecekler sanırken farklı bir yola devam ettiler. Bu başarısız bir senaryonun eseri mi diye düşünceler ortaya çıkıyor. Evet, başarısız bir senaryosu var bence. İçerik ve biçim çok iyiyken, konunun bir yere varamaması büyük bir başarısızlık. Bu film, 2021 yılında ve pandemi sürecinde çekilmiş bir filmdir. Hem pandemi hem aksaklık dolu prodüksiyon süreci bunu etkilemiş olabilir.



“The Knife of Never Letting Go” kitabını okuyup, izleyen izleyicilerin yorumlarına göre kitap çok daha akıcı ve konuya bağlı olduğu söyleniyor. Kitaptan esinlenen yazarlarımız Patrick Ness ve Christopher Ford, bilinçli olarak kitaba bağlı kalmamış da olabilir. Kitabın yazarı da olan Patrick Ness, kitabın spin-off'u olarak da bu filmi yapmış olabilir. Diğer cevapları kitaplarda bulmamızı istemiş olabilir. Bunun sonucu, incelediğim filmi şöyle anlatabilirim…


Filmin başında bize bir önerme veriliyor.

“Ses, bir erkeğin düşüncelerinin filtresiz halidir. Ve filtresi olmayan bir erkek sadece yürüyen kaostur.”

Bu önerme ana karakterimizin zihin haritasının nasıl çalışacağını anlatıyor bize. Karakterimizin sürekli düşünceler içinde olup kendini öne çıkartma ve başarılı olma isteği, sırları ve arzuları sürekli dışarıya vuruyordu. Bunlar insanların çoğunda olan doğal düşüncelerden birkaçı. Bu arzularına yenik düşen erkeğin hayatında kaoslar yaşanabilir. Bir kadın kadar güçlü değildir.

Filmin tamamen Todd’un bilinç akışına göre ilerlediğini fark ettim. Todd neyle karşılaşırsa onunla görüyoruz. Paralel bir hikâyeyi hiçbir zaman görmüyoruz. Yukarıda listelediğim konular da o yüzden anlık yaşanıyor. Tabii ki film boyunca bu soruların cevabını merak ediyoruz. Bu soruların cevapları mı önemli yoksa Todd’un düşüncelerini nasıl kontrol edeceği mi? Eğer sorular derseniz (ben öyle derdim) umarım bir spin-off gelir.



Hani derler ya, “Kızlar neden erkeklerden daha uzun yaşar?” diye. Bu film onu anlatıyor kısmen. Erkeklerin anlık tuhaf düşünceleri, hemen pes ettikleri ya da saçma bir şeyden zevk aldıkları düşünceleri dışarı vurunca her şey anlaşılıyor.



Bu düşünceler Todd’u nasıl geliştirdi peki? Todd’un sefil gençliği boyunca başarısızlığının ve sürekli erkeklerin arasında en küçük olduğu için ezilmesinin onu bir travmaya sürüklediği apaçık ortada. Sürekli cesur gibi görünmeye çalışması, düşüncelerini saklamaya çalışması bunları gösteriyor. En yakın arkadaşı, köpeği Manchee’dir. Onun köpeği olsa da ona emir cümleleriyle konuşmaması iyi bir ayrıntıydı. Annesini kaybeden Todd'un, onu nasıl kaybettiğini öğrenmesi ve Manchee’nin de boğularak öldürülmesi, içinde büyük bir cesaret uyandırır. Tabii içinde her gün daha da artan cinsel uyanma da vardır. Viola’dır bunun sebebi. Çünkü Todd, ilk kez bir kızla tanışıyordu. Bu olaylar Todd’un içgüdüsünü toparlayıp güçlü bir birey olma yoluna itiyor. Filmin sonunda Todd, artık hakim olabildiği düşüncelerini daha da güçlendirerek, kötü biri olan başkan David’e onun değer verdiği insanları illüzyonla göstererek ona bir ders verir ve etkisizleştirir. Yani insanın kendini doğru yönetebilmesi çevresinde yaşadığı savaşı da bitireceği anlatılmıştır.


Açıkça söylemem gerekirse, bu yazıyı çok zor yazdım. Sebebi, filmin konusunun çok dağınık olması. Film, insanı bu yüzden bir süre sonra sıkabiliyor fakat işleniş biçimi gerçekten özgün. Kaos Yürüyüşü, daha başarılı bir film olabilirmiş.



Filmin o kadar açığı var ki, kafayı yemek üzereyim. Acaba o nasıldı, bu nasıldı diye düşünüp duruyorum hâlâ :D


 
120 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page