top of page
Yazarın fotoğrafıHüseyin Emre Sepetci

AVATAR: The Way of Water | 13 Yıllık bekleyiş ve defalarca kez ertelenmenin sonucu

Güncelleme tarihi: 10 Oca 2023

Filmin çıkış süreci


Evet, 2009'da James Cameron'un 20th Century Fox'a vadettikleriyle iflas etmeyi göze alarak zar zor ikna edip upuzun süren yapım aşamasından sonra çıkabilen; kimileri tarafından, ''şaheser'' kimilerine göre de "3D teknolojisini hayatımıza taşımada aracı görevi gören standart bir teknoloji demosu" ve sinema tarihinin en yüksek gişe rakamlarına sahip filmi olan AVATAR'dan bile daha uzun bir çıkış sürecine sahip devam filmi ile karşınızdayız.


Öncelikle şunu belirtmeliyim ki AVATAR: The Way of Water'ın çıkış sürecinde AVATAR markası Disney bünyesine girdi, defalarca kez ertelendi, ilk filmin gişe rekoru geçildi; sonra da Çin'de tekrar vizyona girerek birinciliği tekrar ele aldı. Bunları anlatmamın tek sebebi 7 Ocak 2010 yılında, yani ilk filmin çıkışından 20 gün sonra James Cameron'un devam filmini duyurmasının üzerinden o kadar çok şey yaşadık ki AVATAR'a dair AVATAR 2'nin duyurusu zamanda kayboldu ve bir çeşit mite dönüştü. Öyle ki filmin oyuncularından Edie Falco, filmin uzun süre önce çıktığını ama sinemada başarısız olduğunu; bu yüzden de filme dair hiçbir şey duymadığını bir röportajda belirtti.

Doğal olarak biz insanlar, sevdiğimiz, değer verdiğimiz popüler kültür ögelerinin devam yapımlarına karşı uzun süreli bekleyişlerimiz sonucunda istemsiz bir bekleyişe giriyoruz. Her ne kadar 13 yıl bu filmi beklemiş olsak da AVATAR'ın Disney bünyesine girdikten sonra 5 filmlik bir seri olacağını ve 2022 yılı itibariyle iki yıl arayla hikayenin devam ettirileceğini duyurmuştu; yani AVATAR: The Way of Water filmi kendi içinde giriş-gelişme-sonuç ögelerine sahip olsa da ilk filmdeki hikaye ile aynı önem ölçeğine sahip olmayacak ve sadece bir bağlantı filmi olacaktı. Bu filmi 13 yıl bekleyip, ilk filmdeki gibi Epic bir olay örgüsü bulamayan okurlarımız için üzgünüz; ama filmde bu istediğinizi bulamadığınız için filmi suçlayamazsınız.


Evet, filmin perde arkası öğelerine değindiğimize göre sonunda filmin kendisine geçebiliriz diye inanıyorum.



Senaryo

AVATAR: The Way of Water, 13 yıllık ara fark etmeksizin, sizi olduğu gibi ilk filmin sonundaki atmosfere sokabiliyor. Öncelikle bu film de ilk film gibi bir karakter hikayesi. Hatırlarsınız ki önceki filmin ana olay örgüsü en kaba şekilde Dünyalı güçler tarafından işgal altındaki Pandora, bir insan olan ana karakterimiz Jake Sully taraf değiştirdikten sonra yerlilere insanlar gibi savaşmayı öğretip insanlara karşı galip gelmesini anlatan bir filmdi. Bu film ise tek bir filmde anlatılamayacak bir hikayenin yani ''büyük resmin bir kısmını'' anlatırken bize bu büyük resimde Sully ailesinin nasıl bir yeri olacağını anlatmış. Bu film daha önce çokca kez karşılaştığımız bir konsept olan büyük bir savaşçı olan babanın ailesine ve toplumuna karşı yaşadığı sorumluluk çatışması ile açılışı yapıp sonra da daha önce çokça kez karşılaştığımız ailesini korumak için başka bir topluma kendini süren ve o topluma adapte olma sürecinden geçen aile konseptine geçiş yapıyor. Bu filmin seyirci için bir bağlantı filmi olduğundan bahsetmiştim. Sully ailesi elbette bu büyük resmin merkezinde yer alacak. Bu yüzden, filmin onları bize tanıtması mantıklı doğal olarak ama bunun yanı sıra bu film; hem serinin kötülerini, nerede olduklarını, kimler olduklarını hem de Pandora'da orman Na'vileri kabilesi haricinde kimler ve neler olduğunu gösteriyor. Yani AVATAR: The Way of Water bize serinin temellerini tanıtırken ara ara da bir hikaye anlatmaya çalışan, serinin geri kalanına karşı sorumlulukları olan bir film. Tek bir film bu kadar çok göreve sahipken onun üstüne de bir olay örgüsü vermeye çalışıyor, 3 saat boyunca bize sağlı sollu Pandora anlatacak değiller sonuçta. Bu sebeple de anlatılan hikayenin, izleyeni sıkmaması herhangi diğer bir filme göre çok daha zor olacağından finalde bunun başarılmış olması bence ekstra bir saygı hak ediyor diye düşünüyorum.


(Bunu yapan filmlere en iyi örnekler Harry Potter filmleridir diye düşünüyorum, çünkü Harry Potter filmlerinde de; bir filmde Azkaban'ı, bir filmde Büyü Bakanlığını, bir filmde diğer büyü okulları derken her film evrene katkı sağlıyordu.)



Senaryoyu konsept ve işlev olarak övsem de hikayenin başında da sonunda da göze çarpan bazı mantık hataları ve olay örgüsünde boşluklar olduğunu da söylemeliyim. Hatta filmi izlerken acaba 3 saat James Cameron'a yetmedi de o yüzden mi buraları kopuk bıraktı diye düşünürken eve dönüş yolunda James Cameron'un 9 saatlik bir AVATAR 3 supercut'ı istediğine dair tweetler görünce sorumun cevabını almıştım. Bu filmden ne kadarlık bir kırpılma yaptığı açıklanmadı tabii ama James Cameron'u rahatsız edecek kadar yapılmış ki adam sonraki filmine bu kadarlık supercut istiyor. Yine de filmin kırpılmış olması bahane değil, keza senaryodaki tek sorun plotholelar bile değil. Aslen yabancı olmasına rağmen gezegeni için efsanevi bir savaşçı olan ''Toruk Makto'' ünvanı almış ana karakterimiz nasıl olur da verdiği savaş biraz olsun kişiselleşince pılını pırtısını toplayıp kaçar anlamıyorum, nasıl olur da aslen bir insanla evlenmiş ve ondan çocukları olmuş Neytiri çocuklarıyla yan yana büyümüş bir insanı kabullenemez (başka bir insandan olma başka bir evlatlığı olmasına rağmen hem de). Daha fazla spoiler vermek istemiyorum ama bazı başka gözüme takılan sorunlar daha var filmde. Ayrıca filmde lise dizilerinden fırlama bir zorbalığa uğrayan ve kavga eden ergenlerin bir sahnesi var. Anlamadığım şu ki; gezegeni işgal altında olan, doğal kaynakları her gün heba edilen ve insanları esir alınan ilkel bir halkın mensupları, zorbalığı nereden bilir ve nasıl onu yapacak psikolojik halde olur? Sorumun cevabı basit: bilemez ve olamaz. Afrika'da, kabilelerde ilkel hayatlar yaşayan insanlara baktığımızda nasıl farklılıkları olduğu fark etmeksizin birbirlerine hiç zorbalık yaptıklarını göremeyiz; çünkü hayatlarında zorbalığı düşünemeyecek kadar çok sorun vardır. Bu filmdeki örneğin de aynı hesap olduğuna inanıyorum.



SPOILER ALERT!!!

Senaryoda eleştireceğim son iki noktadan biri ise final. Tüm film boyunca karakterlerimizin ''Suyun Yolunu'' benimsemelerini ve bu yolda ustalaşmalarını izledik ama James Cameron, Titanic filminde yaparken geçirdiği güzel zamanı bunca yıl çok aramış olacak ki finalde batan bir gemide karakterlerimizin boğulma tehlikesi yaşadıklarını görmek maalesef bu yönetmenin yapmaması gereken kötü bir ironiydi diye düşünüyorum.

Diğer değineceğim nokta ise dünyanın doğal kaynaklarının tükenmek üzere olduğu ve yok olmak üzere olduğu bu uzak gelecekte, kolonize edilmek üzere Pandora'ya giden insanlar, yerliler tarafından bozguna uğratıldıktan sonra nasıl bir dünya kaynak harcayıp tekrar Pandora'ya asker çıkarabiliyorlar. Hiç mi dünyada bir parlamento kalmadı bu fikirleri eleştirecek ve eyleme koymayacak. Ayrıca Pandora'ya iniş yapmak için kullanılan ateş gücünde tüketilen dünya doğal kaynağının ölçeği ve iniş yaparken Pandora'ya verdiği zarar bu gezegeni kullanmayı istemenin en önemli sebebine tamamen ters. Saçmalık adeta.

SPOILER BITTI




TEKNİK

AVATAR: The Way of Water, tıpkı ilk film gibi teknik yönü olarak sadece zirveye oynayacak bir film; ancak ilk filme göre bir eksisi vardı ki 2009 yılında sadece 2 tane MARVEL filmi vardı. Bu demek oluyordu ki sinemadaki görsel efektlerin, pratik efektlerin önüne geçtiği dönemler daha gelmemişti ve AVATAR da 3D uyumlu olan ilk uzun metrajlı filmdi. AVATAR: The Way of Water ise zaten görsel efektli filmlerin inanılmaz yoğun olduğu bir dönemde çıkıyordu ve dünyaya ilk defa tanıtacağı bir teknolojisi de yoktu, pazarlaması tamamen ''AVATAR'ın devam filmi'' olan bir filmdi. Bu yüzden de zaten filmin görsel olarak kötü olmasına ihtimal bile vermiyorduk ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu yıl ''En iyi görsel efekt'' Oscar'ına aday olacak bir film kesinlikle. Ama ben özellikle su altı sahneleriyle ekstra artistik bir yaklaşımı olduğunu düşünüyorum filmin. Görsel özellikle bu tür büyük franchise filmlerinde, internet ağzıyla ''Green screen CGI clusterf*ck'' a döndüğü bu dönemde görsel efektlerle bir filme sanatsal bir perspektif katabilen herkesi tebrik etmek gerek. Ayrıca sadece sanatsal değil, aynı zamanda bilimsel bir perspektif de olduğuna inanıyorum görsel efektlerde. Öyle ki gerçek hayatta yaşandığını asla göremeyeceğimiz bazı teknolojik olayların ekrana yansıtılışının bu kadar iyi olduğunu çok az gördüm daha önce (Interstellar düzeyinde bazı sahneler var arkadaşlar). Hem CGI artistlerini hem de konsept tasarımcılarını ayrı ayrı tebrik etmek gerek.



Görüntü yönetiminin yanı sıra ses yönetimi de geri kalmayan bir başka teknik konu. Bu filmde bir önceki paragrafta bahsettiğim, teknolojik olarak görmemizin imkansız olan sahnelerin yanı sıra filmde bize gösterilen farklı habitatlar ve farklı hayvanlar var. Onların perdede olduğu sırada özellikle ses yönetmenliğinin olduğunu ve hiç şüphesiz filmdeki artistik yapıyı tamamladığını düşünüyorum.



SON SÖZ

AVATAR: The Way of Water, 3 saat boyunca görsel ve işitsel duyularınızı okşayacak sizi 13 yıl önceye götürecek ve ömrünüzde ilk defa göreceğiniz bu mavi aileyi önemsemeye başlayacağınız iki yıl sonra çıkacak olan ismi daha duyurulmamış üçüncü AVATAR filmine gitmek için yeterli bir hikaye akışı verecek. Seri bittiğinde de muhtemelen Harry Potter kadar iyi olmasa da Harry Potter gibi izleyebileceğiniz tek uzun bir film gibi hissettirebilecek bir serinin ikinci parçasıdır. Ben filmden keyif aldım umarım siz de bu eleştiriden keyif almışsınızdır. Ben İzledim'de bir başka yapımda görüşmek üzere.


112 görüntüleme1 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Guest
Jan 09, 2023

Çok güzel yorumlamışsın 👏👏

Like
bottom of page